"Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle her şeyi sarıp-kuşattığını bilip- öğrenmeniz için." (Talak Suresi, 12)
Ceylanlardaki Soğutma Sistemi
Hepimizin bildiği gibi arabaların soğutma sistemleri vardır. Su veya soğutucu madde motorun etrafında dolaşır. Radyatöre taşınır ve hava ile tekrar motora dönmeden önce bir kez daha soğutulur. Eğer motor soğutulmazsa aşırı derecede ısınacak ve çatlayacaktır. Ancak bu ve benzeri soğutma sistemlerini kullananlar sadece insanlar değildir. Sıcakkanlı her canlının ısı kontrol mekanizması vardır. Örneğin Afrika'nın hızlı koşan ceylanı düşmanlarından kaçmak için uzun ve hızlı koşular yapmalıdır. Bu hızlı eylem ceylanın vücut ısısını oldukça yükseltir. Ancak ceylanın hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin olması gerekmektedir. Ceylanların ve benzer hayvanların nefes borularının yanında küçük kılcal damarlarla yayılan bir kan havuzu vardır. Daha sonra bu küçük kılcal damarlar bir araya gelerek beyne kan taşıyan tek bir damar haline dönüşür. Saatte 40 km. hızla 4 dakika koşan bir ceylandaki ısı farkı ölçülmüştür ve bu canlının vücut ısısının 27,7oC'den 33,9oC'ye çıktığı gözlenmiştir. Ancak beynin ısısı asla 30oC'yi aşmamaktadır ve bu da hayvan için yeterli bir ısıdır. (Harun Yahya, Düşünen İnsanlar İçin)
Ceylan, beynindeki bu soğutma sistemi olmadan yaşayamaz. Ceylanın beyninin serin kalması için onu kusursuz bir tasarıma sahip doğal soğutma sistemiyle yaratan üstün yaratış sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır. (It Couldn't Just Happen, Lawrence O. Richards, Sweet Publication, 1987, s.108)
Afrika Fare Kuşlarının Fedakarlığı
Afrika fare kuşları, bir ağaç dalına topluca konan arılar gibi kümelenirler. Dalın ucundaki meyveye her birey ulaşamayacağı için, dalın en ucundaki kuşun kopardığı meyve, gagadan gagaya geçirilerek diğerlerine ulaştırılır. Mevcut meyvelerin herkese yetmemesi asla sorun yaratmaz. Başka bir meyveli dala konduklarında öncelikle yeterince beslenmemiş olanlara dağıtım işi başlatılır. (Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:298, Eylül 1992, Erdoğan Sakman)
Tüm canlıların sadece kendilerini düşündüklerini ve doğada bencil bir yaşam mücadelesi olduğunu öne süren Darwinizm, bu kuşların gösterdikleri davranış karşısında açmaza düşmektedir. Bu hayvanların gösterdikleri tüm fedakar davranışlar, Darwinizm'in temel dayanaklarını çürütmektedir. Bu canlıları ve onların gösterdikleri akılcı davranışları yaratan, sonsuz ilim sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
Karıncalar Asit Fabrikası Kurabilir mi?
Hemen her yerde görmeye alışkın olduğumuz karıncaların vücutlarında birer kimya laboratuvarı olduğunu biliyor muydunuz? Karıncaların küçük bedenlerinde yaratılmış olan bu muazzam mekanizma, çok özel bir tasarım örneğidir. Karıncaların vücutlarında, formik asit (H2CO2) isimli kimyasal maddeyi üreten bezler vardır. Antibiyotik etkisine sahip bu maddeyi, karıncalar düzenli olarak vücutlarına sürerler.
Bu şekilde, hem yuvalarında hem de kendi üzerlerinde bakteri ve mantar oluşumunu engellemiş olurlar. Karıncaların vücutlarından salgılanan bu asitten haberdar olmaları ve bunu nasıl kullanacaklarını bilmeleri elbette ki hayranlık uyandıran bir yaratılış delilidir. Bunun gibi bir diğer hayranlık uyandıran delil ise, başka canlıların da karıncaların bu özelliğinin farkında olup, bundan yararlanmasıdır. Örneğin bazı kuş türleri karıncaların toplu halde bulundukları yerlere giderek, onların tüylerinin arasında dolaşmalarına izin verirler. Bunun sonucunda bütün vücudu formik aside bulanan kuş, üzerindeki tüm parazitlerden kurtulmuş olur. Bir karıncanın, mantara karşı formik asidin etkili olduğunu kendiliğinden bilmesi veya bu asidin formülünü bir şekilde öğrenmesi mümkün değildir. Normal şartlarda son derece tehlikeli bir kimyasal olan formik asitten hiçbir şekilde zarar görmemeyi başarması ise oldukça zordur. Dahası kuşların karıncalarda formik asit olduğunu ve bunu parazitlerinden kurtulmak için kullanabileceklerini bilmeleri imkansızdır. Böylesine etkili bir kimyasalın kendiliğinden ortaya çıkması mümkün değildir. Bu kimyasalın antiseptik özelliklerini gösterebilmesi, kendine has niteliklere tam olarak sahip olabilmesi için içerdiği tüm elementlerle birlikte özel olarak üretilmesi gereklidir. Bu ise, bir kimya laboratuvarının varlığını gerektirir.
Bunun yanı sıra, karıncanın bedeninde asit üretilirken, aynı zamanda bundan korunmasını sağlayacak özel bir mekanizmaya da ihtiyaç vardır. Bu mekanizma olmadan, karınca bu mucizevi işlemi ne kadar kusursuz yaparsa yapsın, ürettiği maddeden mutlaka zarar görecektir. Dolayısıyla karınca hem üretim hem de korunma mekanizmalarının ikisine de aynı anda sahip olmalıdır. Böyle bir sistemin evrimcilerin iddia ettiği gibi aşama aşama oluşma imkanı yoktur. Bu mucizevi varlıkları ve sahip oldukları kusursuz özellikleri yaratan, karınca yuvalarına giderek formik asitten faydalanmalarını kuşlara ilham eden de kuşkusuz ilim bakımından her şeyi kuşatan Allah'tır.
Timsah Böceği
Takma adı timsah böceği olan Laternaria, Güney Amerika'nın tropik ormanlarında yaşayan bir ağaç böceğidir. Böceğin burun kısmındaki yumrular onu bir ağaç dalına benzetmektedir. Gözü andıran koyu benekler aynı zamanda bir yaprak üzerindeki küflü kısımları da çağrıştırmaktadır. Bunlar bir böcek için en iyi savunma sistemi olan kamuflaj'ın temel gereklilikleridir. Ancak Laternaria'nın savunma stratejisi sadece kamuflaj üzerine kurulmamıştır. Pennsylvania Üniversitesi'nden Tropikal Biyolog Daniel Janzen'e göre bu böcek, bir maymun ya da kuşta korku etkisi uyandıracak kadar bir kertenkeleye benzemektedir. Eğer tüm bunlar bir maymun, sincap ya da kuşu aldatmaya yetmezse, o zaman timsah böceği önce, kanatlarını çırparak kocaman gözlerini sergiler, bu yöntemle saldırganı korkutup kaçıramazsa böcek bu kez, şiddetli sarımsak kokulu, etkili bir kimyasal madde salgılar. Bu yöntem de etkili olmazsa, geniş kafasını ağaca vurarak sersemletici bir ses çıkarır ve düşmanını korkutmaya çalışır. Fakat bütün bu pasif savunma yöntemleri başarısız kalırsa, timsah böceği en etkili silahını kullanır, uçarak uzaklaşır. Görüldüğü gibi bu böceğin kendini koruması için gereken savunma sistemleri belli bir sıralamayla kusursuz bir şekilde işlemektedir. Timsah böceği Allah'ın kendisine lütfettiği mükemmel yaratılışı sonucu kendinden birkaç kat büyük canlıları dahi caydırmayı başarır ve bu sayede yaşamını sürdürür.
Karıncalardan Zehir Üreten Altın Kurbağa
Tüm canlılarda Allah’ın üstün sanatı hâkimdir. Allah Kuran’da insanları çevrelerindeki yaratılış delillerini düşünmeye ve incelemeye çağırır. Bilimsel araştırmalar Allah’ın Kuran’da bildirdiği bu emrini yerine getirmemiz için önemli bir bilgi kaynağını oluşturur. Bu araştırmalar vesilesiyle Allah’ın üstün aklını, ilmini ve sonsuz gücünü daha iyi kavrarız.
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 28)
Geçtiğimiz günlerde Orta ve Güney Amerika’da yaşayan altın kurbağalar üzerinde yapılan araştırma da bunun bir örneğidir. Altın kurbağalar, görüntüleri çok güzel olmasına rağmen, salgıladığı zehir nedeniyle son derece tehlikeli hayvanlardır. Bu zehrin kaynağı ise derisinden salgıladığı alkaloid adlı bir kimyasal maddedir. Tek bir altın kurbağanın salgıladığı zehir, 10 insanı öldürebilecek kuvvettedir. Araştırmacılar, altın kurbağanın bu toksinleri “özenli besin seçimi” sayesinde elde ettiğini keşfettiler. Altın kurbağaların bol miktarda “karınca” ihtiva eden beslenme şekilleri sayesinde alkoloid ürettiklerini belirlemişlerdir. Kolombiya Üniversitesi’nden Valerie Clarck ve New York Doğa Tarihi Müzesi çalışanları Madagaskar’da yaşayan kurbağa türlerinden aldıkları 3 farklı zehri analiz ederek, kurbağaların yedikleri karıncalar sayesinde, toksik salgılar ihtiva eden kimyasallar salgıladıklarını belirlediler. Bu kurbağalar, karıncaları, hem beslenmek amacıyla hem de kendilerini korumalarını sağlayan zehri üretmek amacıyla kullanmaktadırlar. (*)
-Altın kurbağalar kendilerini savunmak için zehir üretmeleri gerektiğini nereden bilmektedir?
-Kimya bilgisine sahip olmayan kurbağalar, karıncaları yiyerek, bu zehri üretebileceklerini, ihtiyaç duyacakları kimyasal maddelerin karıncada olduğunu, nereden bilmektedir?
-10 kişiyi öldürebilecek kuvvetteki zehrin üretilmesini sağlayan karıncalar, nasıl olup da kurbağaya hiçbir zarar vermemektedir? -Laboratuarı olmayan, test yapamayan kurbağalar, yediği karıncaların kendisine zarar vermeyeceğini nereden bilmektedir?
Aklı ve şuuru olmayan bu iki canlının, tüm bu karmaşık işlemlere kendi kendilerine karar verdiklerini ve uyguladıklarını düşünmek elbette imkansızdır. Kurbağaların bu üstün özellikleri, Allah’ın sonsuz yaratma gücünün bir delilidir. Allah bir Kuran ayetinde, bu gerçeği şöyle bildirir:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. (Al-i İmran Suresi, 190)
Yumurta Kabuklarını Güçlendiren Benekler
Kuş yumurtalarının üzerindeki beneklerin, bugüne kadar sadece kamuflaj açısından elverişli olduğu düşünülürdü. Ancak yapılan son araştırmalar, bu beneklerin aynı zamanda mekanik bazı işlevlerinin de olduğunu ortaya çıkardı.
Allah yumurtayı çok dayanıklı olarak yaratmıştır. Yumurtanın kabuğu, hem gelişmekte olan civcivi dış darbelere karşı koruyacak ve hem de kuluçkaya yatan annenin ağırlığını kaldırabilecek güçtedir. Ancak bazı bölgelerin toprakları kalsiyum oranı açısından zayıftır. Bu bölgelerdeki kuş yumurtalarının kabuklarında da, kalsiyum eksikliği görülmektedir. Bu eksiklik yumurtaların bazı noktalarda daha kırılgan olmasına, dayanıklılığının azalmasına neden olur. Ancak bu bölgelerde bulunan yumurtaların bir başka dikkat çekici özelliği daha vardır. Bu yumurtaların kabuklarının üzerinde oldukça fazla sayıda benekler vardır.
Oxford Üniversitesi'nden Andrew Gosler ve ekibi, benekli yumurtaları olan Büyük Baştankara (Parus major) kuşları üzerinde bir çalışma yapmışlardır(*). Andrew Gosler ve ekibi, 90 yumurta kabuğu üzerindeki desenleri incelemiş ve beneklerin yumurta kabuğunun en zayıf olduğu noktaların üzerinde bulunduğunu tespit etmişlerdir. Kalsiyum eksikliği nedeniyle kabuğun belli noktalarında oluşan zayıflık, beneklerle desteklenerek kabuk güçlendirilmektedir. Bilinç ve şuur sahibi olmayan bir yumurta, neslinin devamı için kabuğunu güçlendirmesi gerektiğini nereden bilmektedir? Hiç kuşkusuz yumurtanın her ayrıntısına sahip olan üstün akıl sahibi olan Yüce Rabbimiz, kabuğu güçlendirecek mekanizmayı da en güzel biçimde düzenlemiş ve nesillerin devamını garanti altına almıştır. Bu hikmetli yaratılış, her canlının Allah’ın kontrolünde olduğunun ve en kusursuz şekilde yaratıldığının delillerindendir Allah bir Kuran ayetinde şöyle bildirir:
O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiç bir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.) (Hud Suresi, 56)
Allah'ın yaratma sanatındaki incelik her detayda karşımıza çıkar. Bunları hikmet gözüyle değerlendirip, takdir etmek ise ancak Allah'a samimi yönelenlerin davranışıdır. Bu önemli gerçek, Kuran’da şöyle bildirilir:
O, size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten rızık indiriyor. İçten (Allah'a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Mü’min Suresi, 13)
Ziraat Mühendisi Karıncalar
Allah’ın varlığını ve sonsuz kudretini gözler önüne seren deliller yaşadığımız her ortamda bulunmaktadır. Allah Kuran’da insanları sürekli olarak göklerdeki, yerdeki ve ikisinin arasındaki yaratılış delillerini düşünmeye davet eder.
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)
Karıncalar da, Allah’ın yarattığı, kusursuz özelliklere sahip canlılardan bir tanesidir. Karıncalar üzerine pek çok bilimsel araştırma yapılmış, bu araştırmalar neticesinde ziraî bazı yetenekleri olduğu keşfedilmiştir. Örneğin; diğer adı “atta” olan yaprak kesici karıncaların, koparttıkları yaprak parçalarını başlarının üstünde yuvalarına taşıyarak, mantar yetiştirmek için kullandıklarını, hayretle keşfetmişlerdir. Bazı karınca türlerinin de, bitkilerin besleyici sularını kullanabilmek için yaprak bitlerini sürü halinde bir arada tuttukları keşfedilmiştir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ise, karıncaların bunların da ötesinde bir zirai bilgiye sahip olduklarını göstermiştir.
Amazon yağmur ormanlarında yaşayan Myrmelachista schumanni cinsi karıncaların, yaşadıkları bölgede, sadece tek bir cins ağacın yetişmesine izin verdikleri, farklı cinste ekilen ağaçları, vücutlarında ürettikleri formik asitle zehirleyip, kuruttukları gözlemlenmiştir. Karıncanın ağaç seçmesinin nedeni ise, sadece bu tür ağaçlarda yuva kurmasıdır.
Myrmelachista schumanni türü karıncaların, bu şaşırtıcı ağaç seçme yöntemini incelemek için, karıncaların yaşadığı ve içinde sadece Duroia hirsuta cinsi ağacın bulunduğu bölgeye, Amazon sediri fidanları ekildi. Ancak bu fidanların bir kısmını karıncalardan koruyacak şekilde, bir kısmını ise herhangi bir koruma olmadan yerleştirildi. Beş gün içinde işçi karıncaların korunmaya alınmayan fidanları, vücutlarında ürettikleri formik asitle zehirleyip, kuruttuklarını gözlemlemişlerdir. (*) Böylece, yaşadıkları alanı yabancı ağaçlardan temizleyen karıncalar, kendileri için yuva olan Duroia hirsuta ağacının gelişmesi için gerekli alanı sağlamış olurlar. Karıncanın sanki bir kimyager gibi üstün bir şuurla hareket ederek, formik asidi tarım ilacı olarak kullanması, Allah’ın canlıları yaratmasındaki üstün aklın tecellilerinden sadece bir tanesidir.
Bu makalede Allah’ın yaratma sanatının, yalnızca birkaç milimetrelik bir canlı türü üzerindeki ayetinden bir örnek verdik. Karıncalarla ilgili verilebilecek daha yüzlerce örnek vardır. Ancak sadece bir örnek bile, bu mucizelerin Sahibini tanımamız ve O’nun üstün yaratma gücünü tefekkür etmemiz için yeterlidir. Allah, yegane yol göstericimiz olan Kuran’da, bunun önemini şöyle bildirmektedir:
Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik. (Bunlar,) 'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir. (Kaf Suresi, 7-8)
(*) New Scientist magazine, 24 Eylül 2005
Allah’ın Hayvanlarda Tecelli Ettirdiği Aklın Güzel Bir Örneği: Sinekkuşları
Doğadaki canlıların tümü, yaşamlarını sürdürebilmek için akıl gerektiren davranışlarda bulunurlar. Yetenek, beceri, üstün manevra kabiliyeti gibi tanımlamalarla adlandırabilecek bu davranışların ortak özelliği ise, her birinin mutlak surette akıl gerektiren davranışlar olmalarıdır. Bir insanın ancak öğrenme, beceri ve tecrübe gibi özelliklerle kazanabileceği yetenekler, bu canlılarda doğdukları andan itibaren vardır.
Yapılan birçok bilimsel araştırma, canlıların yaptıkları akıl gerektiren davranışları anlamamıza vesile olmaktadır. Bu araştırmalar neticesinde dünyadaki canlılığın ve yaratılan her şeyin birbiri ile olan kusursuz uyumunun, tesadüflerle açıklanamayacak kadar mükemmel olduğunu görür, Allah’ın büyüklüğünü daha iyi kavrarız. Bu araştırmalardan bir tanesi de, İngiliz ve Kanadalı bilim adamlarının ortak olarak, sinekkuşları ile yaptığı çalışmadır. Araştırmanın sonucu sinekkuşlarının sanılandan çok daha zeki olduğunu ortaya koymuştur. Journal of Current Biology dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, havada sabit durarak beslenen sinekkuşlarının ne zaman ve hangi çiçeklerden nektar aldıklarını hatırlayabildikleri belirlendi.
Araştırma Kanada'nın Rocheuses dağlarında, 3 tane erkek sinekkuşunun, 8 tane yapay çiçekten beslenme zamanları incelenerek yapıldı. Bilimadamları 8 yapay çiçekten 4'üne 10 dakika arayla, diğer 4'üne ise 20 dakika arayla nektar koydu. Sinekkuşlarının, 10 dakika arayla nektar koyulan çiçeklere 10 dakika sonra, 20 dakika arayla nektar koyulanlaraysa, 20 dakika sonra geldikleri gözlemlendi. En küçük göçmen kuş olarak bilinen sinekkuşları, yaklaşık 3.2 gr ağırlığındadır. Her yıl 6.000 km’den fazla yol kateden sinekkuşları, bu yolu katedebilmek için güçlerini çok akılcı kullanmaları gerekmektedir. Kanada'nın Alberta eyaletindeki Lethbridge Üniversitesi'nden Profesör Andrew Hurly “Bu yeteneğin Kanada ve Meksika arasında 1500 km yolu uçabilmek için güçlerinden tasarruf etmeleri gereğine bağlı olabileceğini, çiçeklere nektar kalmadığında gelselerdi çok enerji kaybedeceklerdi'' demiştir.
Profesör Andrew Hurly ayrıca ''araştırmanın, bu hayvanların sandığımızdan daha iyi bir hafızaya sahip olduklarını ve karmaşık işleri yapmak için büyük bir beyne sahip olmaya gerek olmadığını gösterdiğini'' belirtmiş, ''Bu kuş, bizimkinden 7 bin kat küçük bir beyinle, yere ve zamana ilişkin bilgileri birleştirebiliyor, bu da çok karmaşık bir olay'' demiştir.
Bu özelliklerin tümünü onlara veren, onları akıllı davranacakları, bilinçli hareket edecekleri şekilde yaratan güç Allah’a aittir. Allah tüm doğadaki canlılarda sayısız örneğini gördüğümüz aklın, tek sahibidir. Canlılara neler yapmaları gerektiğini ilham eden Allah’tır. Hiçbir canlının davranışlarını tesadüflerle, başka herhangi bir mekanizma ile ya da ilginç kavramlarla açıklamak mümkün değildir. Böyle bir iddiada bulunmak ise sadece bir aldatmaca olmaktan öteye gidemeyecektir. Allah bunu bir ayetinde bizlere şöyle bildirmektedir.
De ki: “Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar. (Fatır Suresi, 40)
|
Kaynak:hayvanlaralemi.net
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler