Adalet Bakanlığı, icra iflas kanununda değişiklik öngören kanun tasarısı üzerinde yeni bir çalışma başlattı, Türkiye’de “iflas” sistemin de köklü değişiklik öngören tasarıda, Tüketiciler için Bireysel iflas hakkı tanınmasının yanı sıra, şirketlerin iflas sürecinde, şirket tasfiyelerini kısıtlayıcı sürelerle, şirket varlıklarının belirli bilanço üzerinden kaybetme noktasına gelindiği zaman tasfiye edebilmesini sağlayacak düzenlemeler getiriliyor.
Tasarıda, mevcut durumda sadece şirketlere tanınmış olan iflasını isteme hakkı, bireylere de tanınıyor. Bireysel iflasını istemiş ve iflası mahkeme kararı ile kabul edilmiş kişi, çalışıyor ve aldığı maaş geçimini ancak sağlıyorsa hakkında her hangi bir icra takibi yapılamayacak. İflasını açıklamış kişi hakkında uyması gereken kurallar ve sonuçları gerekçeli olarak açıklanacak ve kişi hakkın da 10 yıl boyunca kara liste uygulanacak, iflas eden kişi bankalardan her hangi bir kredi alamayacak.
İflas eden kişi hakkında ki mahkeme kararı, Bankalar, finans kuruluşları ve İcra Müdürlüklerine elektronik ortamda duyurulacak. İflasını açıklamış kişi, farklı şekilde borçlanır ve bu borcunu ödemezse Türk Ceza Kanununun ilgili hükümlerince cezalandırılabilecek. İcra takipleri sürelerine de tahsil zaman aşımı süreleri getiriliyor. Üzerinden belirli süre geçmiş ve tahsil edilememiş alacaklar zaman aşımına uğrayacak ve takip yenilenmeyecek. Adalet Bakanlığı iflas kanununda ki bu değişiklikleri 2012 yılı sonunda hayata geçirmeyi planlıyor.
Bireylerin iflas etme hakkı, Avrupa ülkelerinde ve ABD’de farklı çeşitleri olan fakat ülkemiz de uygulanmayan bir yasal haktır. Türk hukuk sisteminde bireylerin iflası sadece borç ödemeden aciz belgesi alınması ve ona bağlı olarak bir kısım kısıntılar getirilmesi şeklinde oluyor. Amerika ve Avrupa “iflas” sisteminde, şirketlerin yanı sıra, bireylerin de iflas edebiliyor. ABD ve Avrupa’da 2011 yılı verilerinde, iflasların yüzde 97’sini sadece tüketicilere ait olan bireysel iflaslar oluşturuyor.
ABD ve Avrupa’da, bir vatandaş borcunu ödeyemiyor ise iflasını açıkladığı takdirde ondan para tahsil edilemiyor fakat hiç bir yerden kredi ya da borç ile bir şey de alamıyor.
Türkiye’de son Nüfus sayımında 72 milyon kişi olan mevcudun 56 milyon kişisi sayılabildi. Nüfus Müdürlüğü,, sayılmayan, adres beyanında bulunmayan kişileri anne ve baba ikametgahlarında otomatik olarak aktararak bu açığı kapatmaya çalıştı. Bu uygulanın sonucu ise, çocuklarıyla her hangi bir bağı, borçtan haberi ve ilgisi olmayan anne baba evine gelen hacizler oldu. Türkiye’de 2011 rakamlarına göre, 5 milyon kişi adres beyan etmemiş durumda.
Alacaklı haklarının korunması gereklidir, lakin borçluya haciz uygulanması da bir ceza değil, bir tahsil yöntemidir. Dolayısıyla, borcun ödenmesini sağlamak amacıyla borçlunun asgari geçim kaynaklarına tamamen el konulması, çalışmasını engelleyerek buna bağlı olarak borçlunun asgari seviyede yaşamını zorlaştırıcı uygulama da söz konusu olamaz..
Borçluya baskı unsuru oluşturma amacıyla, süreğen şekilde konutuna giden hacizler, borçlunun adres bildirmemesiyle sonuçlanıyor. Kişinin geçimini sağlamak amacıyla çalıştığı iş yerine gönderilen maaş icra kesintileri ise, kişinin işten çıkarılmasıyla sonuçlanıyor.
Bireysel iflas sistemi ile bir çok kişi topluma kazandırılabilir. Devlet; Her türlü adli suçu işleyenleri, tecavüzcüleri, gaspçıları, hırsızları, katilleri topluma kazandırabilmek için yoğun çaba sarf ediliyor. Hükmün Açıklanmasın geri Bırakılması, Denetimli serbestlik, Koşullu salıvermeler, zaman aşımları, hep suç işleyen bu tip adi suçluları topluma kazandırmak için var.
Ancak söz konusu borç oldu mu, bir lira borç için insanlar yıllarca süründürülüyor.
Belirli limitlerde ki borçlar için bir yıllık süre tanınmalı ve takipler beş yıllık sürede sonuçlanmalı, her ne suretle olursa olsun alacak takipleri beş yıl içinde sona ermelidir. Yüksek miktarda ki borçlarda biraz daha reforme ederek mevcut sistem uygulanmalıdır.
Küçük miktarda bir borç için icra takibine uğrayan ve borcu yıllarca şişen vatandaşların durumu ortada. Vatandaşın borcu milyarlara çıkıyor, evine haciz geliyor ve belkide taahhüt ettiği bu borç için “taahhüdü ihlal” den 3 ay hapis yatıyor. işini kaybediyor, eşi mağdur, çocukları mağdur, belkide çocukları yurda veriliyor, eşinden ayrılıyor ve son derece tehlikeli bir insan vasfını alıyor.
Kendi de çalışmıyor, belkide hırsızlıkla geçiniyor. Ve bütün bu olumsuzlukların altında ödenemeyen o küçük miktardaki borç yatıyor.
Bir suçlunun ise yığınla sabıkası var ama 5 yıllık süre dolduğunda sabıkası tertemiz oluyor. Hepsi zaman aşımına uğruyor. Ama ödenemeyen küçük bir borç meselesi on yıllarca sürebiliyor.
KAYNAK: adalet.biz
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler